USULSUZ TEBLIGAT, TEBLIGAT YAPAN MEMURUN ADININ OLMAMASI, EKSIK TEBLIGAT
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 30.06.2011 Esas: 2010/32161 Âarar: 2011/13847

Tebligat Parçasında Tebliği Yapan Memurun Adı Soyadı Yazılı Değilse Tebliğ İşlemi Usulsüz Kabul Edilmelidir

ÖZET; Davacı, ödeme emri tebligatının usule uygun olmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptali ve hacizlerin kaldırılması talebinde bulunmuştur. Tebliğ evrakı kime tebliğ edilmişse onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasının bulunması zorunludur. Somut olayda, borçlu adına çıkarılan ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat evrakı incelen­diğinde, tebliğ memurunun ad ve soyadının bulunmadığı anlaşılmakta­dır. Bu durumda tebliğ işlemi usule uygun değildir, icra mahkemesince şikayetin kabulü ile borçlunun bildirdiği öğrenme tarihinin tebliğ tari­hi olarak kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle şikayetin reddine karar verilmesi hatalıdır.

– 7201 sayılı Tebligat Kanunu m. 23, 32.

~- 2004 sayılı icra ve İflas Kanunu m. 16.

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından isten­mesi üzerine; bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmak­la okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla takibe karşı borçlu vekilinin, ödeme emri tebligatının usulüne uygun yapılmadığından bahisle ödeme emrinin iptali ve hacizlerin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu mahkemece, nüfus müdürlüğü yazısına göre borçlunun tebliğ tarihinde tebligat yapılan adreste ikamet ettiği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 23. maddesinin 19/03/2003 gün ve 4829 Sayılı Kanunla yapılan değişik 8. bendi gereğince “tebliğ evrakı kime tebliğ edilmişse onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasının bulunma­sı” tebliğ evrakında olması zorunlu olan unsurlardandır (Hukuk Genel Kurulunun 08/10/2008 tarih ve 2008/12-536 Esas. 2008/574 Karar).

Somut olayda, borçlu adına çıkarılan ödeme emri tebliğine ilişkin tebligat evrakının incelenmesinde, tebliğ memurunun ad ve soyadının yazılı olmadığı görülmekte olup, bu hali ile tebliğ işlemi usulsüzdür.

Öte yandan, borçlu adına çıkarılan ödeme emrinin B Köyü adresinde muhatap geçici şehre gittiğinden birlikte dayısı Mehmet’e tebliğ edildi”şerhi ile 27/08/2008 tarihinde tebliğ edildiği, nüfus müdürlüğünün 14/09/2009 tarihli yazısında tebliğ tarihi itibariyle borçlunun adresinin B Köyü olduğunun bildirildiği, yapılan zabıta araştırmasında ise, tarih belirtilmeksizin borçlunun köyde oturmadığı, İzmir İli, Torbalı ilçesinde oturduğunun tespit edildiği görülmektedir.

Borçlu, tebligatın yapıldığı adreste oturmadığını, tebligatı alan Mehmet’i tanımadığını ve bu kişi ile birlikte oturmadığını iddia ettiğine göre, mahkemece, tebliğ tarihi itibariyle bu hususlar araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bizzat borçlu tarafından bildirilen adres olduğu tespit edilmeksizin, nüfus müdürlüğü yazısı esas alınarak tebligat tarihinde borçlunun anılan adreste oturduğunun kabulü doğru değildir.

O halde, mahkemece, şikayetin kabulü ile 7201 Sayılı Kanunun 32. madde­si gereğince borçlunun bildirdiği öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulü yerine anılan eksikliğin göz ardı edilerek istemin reddi isabetsizdir.

SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle ÎÎK. 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca (BOZUL­MASINA), 30/06/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.