Not (1): Bu yazının yayımlandığı tarihten sonra Bakanlık Yönetmelikte 21.05.2011 gün ve 27940 sayılı resmi gazete ile yürürlüğe giren yeni bir değişiklik daha yapmıştır. Bu yapılan değişiklik Özellikle Stratejik Personel konusunda Bakanlık elini güçlendirmeye çalışmaktadır. Zira yasanın önceki halinde stratejik personel hakkında bakanlığın keyfi uygulama içinde olduğu istihdamında güçlük çekilen personelden kastın ne olduğu ve yasanın mevcut hali ile bakanlığa geniş bir yorum yapma hakkı verdiği yönünde eleştiri yapılırken, bakanlık 21.05.2011 tarihinde yaptığı yönetmelik değişikliği ile Stratejik Personeli, ” uzman tabip ve tabip unvanlarındaki (Değişik ibare – R.G.: 21.5.2011 – 27940 / m.1) personeli” olarak nitelemiştir. Bu durumda ataması yapılan tüm uzman tabip ve tabipler artık stratejik personeldir. Bu düzenleme ile bakanlık uzman doktorun veya tabip ünvanının yanına birde stratejik personel ibaresini getirmiştir. Bir bakanlığın kendisine ait yönetmelikte bu kadar keyfi değişiklik yapması hukuk devletinde kabul edilecek bir olgu değildir. Önceki düzenlemenin iptali için zaten var olan bir dava henüz sonuçlanmadan yargıda olan bir konuyu yargının karar mekanizmasından önce yine kendi keyfi uygulamasına dönük olarak değiştirmesi kabul edilir bir durum değildir. Bakanlık yargı kararlarını hükümsüz kılmak için çalışmalarına devam etmektedir. Açılmış bir çok dava varken ve davaları kaybettiğini gören bakanlık şimdi hukukta olmayan bir uygulama ile kendi iradesini ve elini güçlendirecek düzenlemeler yapmaktadır. Türk Tabipler Odasının bir meslek örgütü olarak bu yeni yönetmelik hakkındada iptal davası açması gerekmektedir. Bakanlığın lehine olacağını düşünerek yarattığı bu kaos şimdilik işe yaramamış görünmektedir. Zira ilk derece İdare Mahkemeleri stratejik personel konusunda yapılan bu değişikliğe çoğunlukla itibar etmemektedirler. Hukuk doğruyu kısa sürede bulmuştur. Özellikle Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 26.05.2011 gün ve 2011/2482 sayılı Yürütmeyi durdurmaya itiraz konusunda verdiği karar emsal niteliktedir. Mahkeme tüm doktorlar stratejik personel ise aynı dönemde atamaya dahil olup eş mazeret talebi kabul edilen personel ile kabul edilmeyen personel arasında keyfi bir ayırım yapıldığını mazeret ve atamaları kabul edilen kesim ile reddedilen kesim arasında yaratılan bu farklılığın kabul edilir hukuki bir gerekçesi olmadığını belirterek, idarenin ailenin bütünlüğünü sağlama görevide olduğundan bahisle İdare Mahkemesinin Red kararını kaldırmış ve doktor lehine Yürütmeyi Durdurma kararı vermiştir. Pek çok İdare Mahkemesi Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25.11.2009 gün ve 2009/851 Y.D. kararındaki gerekçeleri kabul ederek ve Anayasının 41. maddesi ve Atama Nakil Yönetemiliğinin 20. maddesini gerekçe göstererek açılan davaları kabul etmekdedir. Bakanlık son dönemde Stratejik Personel düzenlemesini can simidi gibi kullanamamaktadır. Bakanlık yeni bir savunma geliştirmiştir, bu savunma Atama Nakil talebinde bulunanların eşlerinin akademik personel olmakla birlikte memur statüsünde olmadığı savunmasıdır. Danıştay 5. Dairesi 20.06.2011 gün ve 2009/7069 E-2011/3395 sayılı kararında “…Olayda davacının eşinin 217 sayılı K.H.K kapsamında bulunan Dokuz Eylül Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalıştığı göz önüne alındığında, memur veya öğretim üyesi statüsünde bulunmamakta ise de, Sağlık Bakanlığı Atama Nakil Yönetmeliğinin 21. Maddesinin 7. Fıkrasında yer verilen “ 217 sayılı K.H.K kapsamında çalışan kamu görevlisi statüsünde olduğu anlaşılmıştır. …Sağlık Bakanlığı Atama Nakil Yönetmeliğine göre, eşi 21. Maddenin 7. Fıkrasında yer verilen 217 sayılı K.H.K. kapsamında çalışan kamu görevlisi olan davacının …eş durumuna ilişkin isteminin dikkate alınması gerektiğinden davacının isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlılık , işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise, sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir…” denilmiştir. Bu karar yönetmeliktede geçen ” statüsüne bakalmaksızın “ ibaresinin önemeni ortaya koyan bir karardır. 3359 sayılı Sağlık Hizmteli Temel Kanununun Ek 4. maddesinin ikinci bendinde Devlet Hizmet Yükümlülüğüne ilişkin olarak, eş durumu ve sağlık mazereti nedeniyle yapılacak atamalar hariç personelin görev yerlerinin tercih hakkı verilmek suretiyle kurayla belirleneceği hükmü getirilmiştir. “ Normlar Hiyerarşisinde” Anayasa ve milletlerarası anlaşmalar üst norm olup, ailenin korunması ve aile bireylerinin sağlıklı gelişimi, devletin asli görevlerindendir. İdarenin verdiği bu hukuka aykırı kararlar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenen bireysel haklara da aykırılık oluşturmaktadır. Usulüne uygun imzalanmış milletlerarası anlaşmalar kanun gücünde kabul edildiğinden ve normlar hiyerarşisine aykırı olarak yönetmeliklerde kanunlar aleyhine düzenleme yapılamayacağından Bakanlığın eş durumu mazeretini reddi kararında hukuka uyarlılık bulunmamaktadır. Aileyi korumak her devletin bireylerine karşı sorumluluğu olup, anayasal kural olarak düzenlenen bir hususta ilgisiz gerekçeler üretilmesi ve sürekli değiştirilen yönetmelikte buna ilişkin adeta açık kapı bırakmamak için keyfi değişikliler yapılması iyi niyetle bağdaşır bir durum değildir. Hukuk iyi niyetli olmayan uygulamaya değer atfetmez. Durumu bu çalışmamızdaki hukuki vasıflara uyan ve eşleri akademik perosonel olduğu için eş mazeretleri kabul edilmeyen her yurttaşın hak arama kavramı çerçevesinde bağımsız yargıda hakkını sonuna kadar araması gerektiğini düşünüyoruz. ÖZEL NOT : ANILAN YÖNETMELİKTE YAPILAN DEĞİŞİKLİK 26.03.2013 TARİHLİ RESMİ GAZETEDE YAYINLANMIŞTIR.